İnsanoğlu, insani erdemlerin başında gelen “Dinleme”yi gittikçe kaybediyor. İletişim halindeki bir insan zamanının yaklaşık % 60’nı dinlemeye harcamalıdır. Bu bir nezakettir. Medeni bir kuraldır. Lakin, bu konuda iyi değiliz. Biz, neyi dinliyorsak, ancak bunun % 25’ni hatırlıyoruz. Neden? Aslında, biz muhatabımızı dinlerken seslerin anlamından hareketle dinleme eyleminde bulunuruz. Mental süreç bu şekilde başlar ve zihnimizde bu anlama uygun çıkarımlar yaparız. Dinleme anında bizi düşünmeye iten, anlamlar çıkarmamıza neden olanlar ise sese bağlı olarak sesin şiddeti, tonu, yumuşaklığı, sertliği gibi faktörlerdir.
Dinlemeyi neden kaybediyor insan türü? Bir çok neden var. Birincisi duyduklarımızı yazma, kaydetme, videoya alma gibi buluşlar nedeniyle dinlemeyi ihmal ediyoruz. Yani “Sonra dinlerim” diyerek o anda dinlememiş oluyoruz.
İkincisi gürültülü bir dünyada yaşıyoruz. Bu kakofonik ve düzensiz yaşam görsel ve dinletisel hayatmızı olumsuz etkiliyor. Hatta dinlemek daha yorucu olabiliyor. Çare olarak araç gereçler geliştiriliyor ve daha çok içimize kapanıyoruz.
Sabırsızlığımız bir başka nedendir. Artık kimseyi dinlemez hale geldik. Kendi dünyamızda kendi kendimizi dinlemeyi daha çok tercih durumu söz konusu. Kendimizi dinledikten sonra da kişisel yayınımızı yapıyoruz; yani sadece biz konuşuyoruz; dinleyecek insan arıyoruz. Dinlemek bir erdemdir. Dinlemek anlamayı kabul etmektir. Mantıklı dinlemek bize yeni sonuçlar kazandırabilir.
@pratikbilgisi